MENÜ |
|
|
|
|
|
|
...::TARİHİ BİLGİLER::...
|
|
|
|
|
...::ÖĞRENCİLER::...
|
|
...::GÜZEL SÖZLER::...
|
|
|
|
...::DİNİ BİLGİLER::...
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
...::BİLGİSAYAR İNTERNET::...
|
|
...::WEBMASTER:...
|
|
|
|
|
|
...::OYUN::...
|
|
|
|
...::DOST SİTELER::...
|
|
|
...::DİĞER::...
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SANA ONLARI ADAYACAĞIM
Sana onları adayacağım
ekmeğime katık, aşımın ateşi
acılarımla başbaşa kalmak istiyorum
yalnız onlar anlıyorlar beni
ve yalnız onları dinliyorum
hayatıma girdin madem
andacım ol hatıramı yaşat
ne beni anladığını söyleyen
ne de yüreğimin gedikli konuğu alsın
sen al acı
senin olayım
beni sen kuşat
madem ki ayrılığa hüküm giymiş bu yürek
artık ölmek için yaşamak gerek
hayatımın gözelerinden
damıttığım bu şiiri bin kez ölerek
sana adamamı bekleme benden
gün gelir tütmez olursa ocağım
acılar var bende duvağı açılmamış
bekle, sana onları adayacağım.
Mustafa İslamoğlu
Hümeyra
kına yakmasaydı annen
saçını yolarak taramasaydı
dağı kızdıran sen değilsin, biliyorum
şimdi kül olan saçların
dağınık kalsaydı
Koş Hümeyra koş
suyu seyret şöyle uzaktan
son bir kez daha bak şöyle uzaktan
minnacık ellerini aç, gerdir bileklerini
serçekuş yüreğini bir an sıkıca tut
sonra, savur göğe kocaman dileklerini
Ölürken gözlerini görmemeliydim Hümeyra
yalvaran, suçlayan vuran
ben her saniye öldüm
sense ateşin koynunda, yaşıyorsun hala
şu iki azap meleği gibi duran
gözlerini çek üstümden
Yaşayacaktın, hayatı görecektin
görecektin denizi görecektin gemiyi
binecektin hüzne el sallayacaktın
soluk soluğa
savuşturmağa gelen seni
Başkalarının işlediği günahın
cezasını çekiyorsun Hümeyra
madem sefihlerle aynı
gemiyi paylaşıyorsun
dur, deli çocuk, çırpınma boşuna
yere geciyorsun
yalvarışın o yüzden çarpıp geri dönüyor
göğün duvarına
o yüzden gelmiyor
melekler yanına
Mustafa İslamoğlu
AĞIT VE RAKS
Ben oyumu felakete veriyorum şeyda
sana dönük yanımda çengiler mat oluyor
saadet-zedelerin morga çevirdiği bir dünyada
bana alevden kostümlerle dans etmek düşüyor
ve şeyda ben oyumu felakete veriyorum
Yolum uzadıkça kabaran direncimi
her düştüğüm yeri öperek bileyliyorum
kolay gele demek de nerden çıktı şeydam
gürbüz doğumlarda bir nice ananın harcandığını
imbatla gelenin kabayelle gittiğini biliyorum
senin aldanmak dediğin bana merhem oluyor
gördüm kışı zorlu geçmeyen yılın baharını da
saksıya dikme gülleri ilk güneşle soluyor
işte bu kısrak yokuşta çatladı demen için şeyda
dünyanın tüm düzlüklerine kin besliyorum.
Geç bi yol, nazlı güleryüzlü şiirler yazamam ben
esenlik şölenleri bitti vakt-i cerağanda
vakt-i kahırda hüzün fasılları demidir bu dem
gör ki raksederek ağlamak da varmış hesapta
ama ne Raks'ı ne Ağıt'ı ben Endülüs'ü evetliyorum
Artık bol kahkahalı çok şükürleri bıraktım
esenlik bildirilerini harcıalem mutlulukları
denizi uslu gösteren kartpostalları yaktım
fakat şeydam bir avuç külü yakamadığım için
ben oyumu felakete veriyorum.
Mustafa İslamoğlu
|
35. YAŞ
Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar
Nerden çıktı bu cenaze Ölen kim
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı
PAYDOS
Paydos bundan böyle çılgınlıklara!
Sert konuşmaya başladı aynalar.
Yetişir koştum aşkın peşisıra;
Bitirdi beni bu içki, bu kumar
Ne saklayayım gaflet ettiğimi.
Elimle batırmışım gençliğimi;
Binip gideceğim en güzel gemi!
Aldığını geri vermez dalgalar.
Meyhaneler, sabahçı kahveleri,
Cümle eş dost, şair, ressam, serseri.
Artık cümbüşte yoksam geceleri
Sanmayın tarafımdan hiyanet var.
Yaş ilerliyor... Artık geçti bizden;
Kişi ev-bark edinmeli vakitken.
Gün gelince biz değil miyiz ölen
Cenazemiz yerde kalmasın dostlar!
Cahit Sıtkı Tarancı
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|